18 Ekim 2010 Pazartesi

ben şimdi aşığım ya...

hani yürümüşüm istiklal'de elimde sigara, omuzlar çökük, saçlarım seyrek, yüzüm sarı, gözlerim bakamıyor yukarıya kafamda hep aşağıda, yani tek başımayım. Sağda dayının biri klarnet üflüyor, efkar çarpıyor yüzüme, durup onu dinlemek istiyorum ama izin vermiyor burak, yürü diyor bana...hani şimdi aslında yalnız da değilim de bir yalnızlık oturmuş işte içime... Korkuyorum dile getirmeye sevdiğimi, yumruklarımı sıkıyorum, tırnaklarım uzamış canımı yakıyor... Üstümü kokluyorum sen kokuyorsun, tamam sen kokuyorsun da neredesin ki acaba ? Yürüyorsam sen yoksun hani yalnızım ya... Burak lan diyorum, ben aşığım galiba... O cevabı geçiktirmiyor... Eyvallah diyorum... yürümeye devam... istiklal bitince durup yeni bir sigara yakıyorum ilk dumanda karşımda duruyorsun... Tamam diyorum... Bakıyorum yüzüne "aşk" diyorum git diyorsun... gidiyorum... "me" demeni çok istiyorum ama olmuyor...

...İstanbul'da doğdum...

21 eylül gecesi yazıldı...


...Otuz dakika boyunca oturdum ve ne yazmalıyım diye düşünüyorum, bu sürekli bir şarkıyı baştan sona dinlemeye benziyor... Şarkı biter sen geri sararsın ve yine çalmaya başlar... Bir kısır döngüdür aslında ama bu sana zevk verir anlamazsın... Kelimelerde aynı şekilde , aklıma geliyor bitiyor ve ben tekrar başa sarıyorum! Ne kadar çok uzak kalmışım aslında yazıdan... Neyse inadına oturup yazacağım! Bana sitem edenlere buradan selam yolluyorum , ayaklar baş olur o baş kesilir, elime oyuncak olur! Geçen yılki gibi değilim kafam güzel değil , kanımda alkol yok , İzmir uzakta, kardeşlerim ruhen yanımda ve ben yine yalnızım! Ah be bilader tek başıma boşluğa kelamlar yazıyorum...
Burak:00:41
Eşyalarla dolu bir odanın içinde bomboş bir mide ve kafayla, ruhum bitme eşiğinde, benim gözüm sanal defterde, camım açık rüzgarı içimde hissediyorum, belki beni alır ve giderim buradan... Nereye mi ? benliğimle, ruhumun eşleştiği bir yere... tabii varsa.!
00:50
Zaman geçmek bilmiyor ama aklım inanılmaz derecede çalışmaya başladı... İçeri gidip şarap ve kadeh alacağım! belki bir şeyler yazmama yardımcı olur + bugün benim doğum günüm ben içmezsem kim içecekki... Şarabın tadı biraz da olsa bozulmuş... Ölmezsem iyidir ahaha... Zaten ölsem de bir annem ağlar gerisi playback yapar... Şu sokakta gördüğünüz sarman kediler kadar değerim yok diye düşünüyorum... Olmasın da zaten... Değersizliğim, değerimi arttırır...

Fedo:01:20
Alkol yavaş yavaş beynimi ele geçirmekte, kalbim yorgun , vücudum bitkin hayat çok boktan lan! güzellikler geride kaldı... ismini vermek istemediğim bir şehirde... Bugün ben doğdum ama zaman durdu sanki hava kapalı... Ruhumun üstünü örtün o üşüdü... Fedo yaralı! Anlamsızlıkların içinden çıkıp gelen anlamlar bugün bir kez daha anlamlarını yitirip anlamsızlaştılar benim için ve ben bu yitirmişliğin altında kaybolup gittim... Hani derler ya kendinden uzakta, bir mağaraya kapatmış kendini bu adam! Aynen o şekildeyim... Kapattım kendimi şehrin en ücra köşesine , vücutta her şey eksik... Söylemiştim , bir et yığını halindeyim toplasanız 12.5 gr ederim etmem... Odanın sarı ışığını da kapattım, karanlıkta oturuyorum, içimde belirsiz bir acı , parmaklarımın ucunda sigara, külü uzayan tırnaklarıma düştü, umurumda değil... Üstüm başım leş, saçım darmadağınık düzenim yok...Ne diyebilirim ki... Ben istanbul'da doğdum! İzmir'de büyüdüm, nerede öleceğim mechul... Yürüyorum burada çoğul gibi gözüksem de yek başıma... Tek bir kişi var Burak! oda hep yanımda...

Burak:..Hani nasıl anlatsam , elimde 33'lük bir tespih , oltu taşından da değil , uyduruk bir taş hatta belki plastik , taksimde bir satıcıdan aldım sırf iyilik olsun diye, onu çekiyorum durmadan dertler yerine, acımı dindirir mi bilmem? Ağlama işlemini yapan bir gözlerim değil ki... çok kan kaybettim durduramadığım için kalbimin ağlamasını... Ve çok korkuyorum artık geleceği göremediğim için... Eskiden kraldım ya göya... Şimdi bir ben bir unutulmuş tacım bir de fedo var yanımda... yürüyorum gündüz gece istanbulun bok kokan sokaklarında...