24 Mayıs 2009 Pazar

Şiir

O ayazın çıktığı gecelerde
Kıbrısta kumsala uzanmış yatarken
Elimde şarabım elimde sigaram,
Diğer yaşantımı düşünürken kalbimde acım
İzlerdim karşı kıyının karanlığını...
Merak ederdim karşıda ne var ?
Karşıya geçtim... ve cevap tosladı yüzüme
Hiçlik....

10 Mayıs 2009 Pazar

Aldılar benden...

Onu benden aldılar sonunda… Beni önce bir odaya kapattılar ardından kazma kürek ile beynimin içine vurdular. ( öldürürcesine ) Direnmeye çalıştım Hayır! Yapmayın! Diye haykırdığımı hatırlıyorum ama nafile onu benden aldılar sonunda. Ağır bir ilaç verdiler ayak parmağımdan yavaş yavaş yol aldı vücudumda pis fikirleri. Santim santim sarardığımı hatırlıyorum. Karşı koyamıyordum vücudumu serbest bırakmıştım artık. Teslim olmuştum düşmana... Onu benden kopardılar sonunda... Yerine koydukları şeyin adını bile tam telaffuz edemiyorum. Hafif puslu sabahları da geceleri de kirli. Kan kokuyor resmen. İzmir'imi aldılar benden ve yerine İstanbul denen 7 tepeli bir şehir koydular...

4 Mayıs 2009 Pazartesi

gözlerim

sevemedim vedaları. Gidenler oldu tutamadım bazen de ben kovdum... Kalbimin üstüne çektim bir sıva duvara kapattım. Beynimi uyuşturdum kitaplarımla. Ellerimi bağladım , dilimi kestim. Yalanlarınızın kokusunu almamak için tıkadım burnumu ve artık sadece gözlemlemekteyim... Yorgundur o yüzden gözlerim

kedim

Bir yoldan gelmiştim.. Yorgundum.
Evimin kapısından içeri nasıl girdiğimi hatırlamıyorum. Bir an önce kendimi çok sevdiğim yatağıma atmak istiyordum. Bir hışımla geçtim koridoru karanlık odama girdim , yatağıma yattım. Sonra ne oldu hatırlamıyorum kalkmıştım ve sinirliydim ( uyanınca sinirli olurum ) penceremden dışarıya baktığımda gördüm onları... 6 tane kedi yavrusu ve bir anne...
Dikkatle izledim onları ürkütmeden...
Gerçek sıcaklığı gördüm onlarda ve Freud'unda dediği gibi anaçlık duygusunu bulmuştum. Gözlerim yaşlandı , ama damla'tamadım içimdekileri... Sonradan anladım kaybetme duygusuyla yaptığım salaklıkları...

...

Ben Burak'ın yorgun GÖZLERİYİM. Dili kesti sahibim kulaklara tıpa taktı ve kapattı kalbini dünyaya... Ben Burak'ın ikinci kişiliğim şimdi sorarım size niye öldürdünüz beni ? Neden karanlığa gömdünüz bu kişiliği... Siz değilmiydiniz bizim yüzümüze gülüp arkamızdan uçuruma iten ? Arkamızdan konuşan & yalan söylememize neden olan... İşte farkımız... siz iyiyi oynayan kötü arkadaş emici. Biz.. (boşverin)

Ben...

Dokunduğum herşeyi bozan bir yapım var. Sanki efsunluyum... Güzel birşey geliyor ve ben ona dokunup -puf- yok ediyorum... Belkide cezam budur ? Güzel olan birşeyi yok edip onun acısıyla yaşamak. Onun gözümün önünde yokolup gidişini , parça parça dağılışını izleyip onunla birlikte dağılmak... Kim bilir belki de tanrı tüm insanlara ruhundan bir parça üflerken beni kenara attı ve bana şeytan , ruhundan bir parça üfledi...Sonrada tanrı şeytanın ruhunu taşıdığım için beni hayatımın sonuna kadar cezalandırdı...
Peki beni yaratanlar bana sordular mı benim fikrimi aldılar mı ? Beni neden böyle bir işkenceyle cezalandırıyorlar , acımıyorlar mı bana ? Hani affetmek vardı ? Hani tövbe edilince cezalar yarım kalırdı... Dünya üzerinde milyonlarca insan varken neden ben ?

Alkoliğim

Yırtıp atılan kağıtlar , bitmemiş yarım cümleler ve imla hatalarıyla dolu hayatıma devam ediyorum. Yine yalnız , yalansız... Vücudum , sindirime geçti ve kanımdaki alkolüm etkisi zirveye ulaştı. İçtim hemde aç karnına ölümüne içtim. Sigarasız , ekmeksiz... Alkoliğim en ağırından ama pislik değilim... Suçum sevmek. Cezam , aldatılmak ve yalnızlık hemde edebiyen... Geçmişe duyulan özlem deryasında kürek çeken ufak bir kayıkçıyım... Yazıyorum ama ne yazdığımıda bilmiyorum o kadar acizim ki , bana bakan adam serkeş bir çocuk görüyor karşısında. Serkeş , havalı , suskun...
Kafamın açılmasından sonra yazdıklarımı tekrar gözden geçiriyorum çok arabeskleşmişim. Bu melankoliden çıkıp ne zaman mutluluğumu yazacağım acaba ? Leş gibi alkol kokuyorum ve bu durum şu anda canımı sıkmakta... 40 yaşıma geldiğimde bu yazdıklarımı okuduğumda ne düşüneceğim yada okuyacak mıyım hiç bilmiyorum. Bak yine konumdan çıktım yine eleştirilicem... Eleştirilme korkusu , beğenilme korkusu , sevilme korkusu , aldatılma korkusu , bırakılma korkusu , dayak yeme korkusu... Hayatımdaki korkuları topladığımda bana birşey kalmıyor.
Korkularım benliğimi ele geçirmiş durumda işte ben bu yüzden alkoliğim...

İlham Perim Gitti

Saat daha 11 dersin ortasındayım. Hoca boş boş konuşurken hayatımı tekrar gözden geçiriyorum. Çok arabesk ve boşum. Bir Mucize bekliyorum aynı o izlediğim filmlerdeki gibi... Bir mucize olacak ve hayatım değişecek ! ama bu yalan. Hep böyle kalacağım , yalnız , mutsuz , umutsuz...
Sayfayı yırtıp atasım geldi , kırıp attığım kalpler gibi... Aslında eskiden böyle değildim gayet mutlu ve optimist bir yapım vardı. Ama hayatım iniş ve çıkışları soktu beni bu hale. G'nin beni terk etmesi E'nin esiri olmam ardından beni aldatması... Lanet bir kuyuya düştüm ve 3 yıldır çıkamıyorum içinden. Dualar,cinler,büyüler vb birçok şey denedim ama olmuyor. Ben hep yalnız hep mutsuz. Bir kuş olup uçmak ve bu diyara birdaha gelmemek için elimde ne varsa verebilirim gerçi elimde sigaramdan başka hiçbir şeyim yok...
Saat 12 yazımı bitirmek için kanyona geldim ama bitiremiyorum , kelamlarım 3 ay aradan sonra bana küsmüşler. Havada çok soğuk , aklıma sokakta kaldığım 3 hafta geldi. Galiba kendime acı çektirmeyi seviyorum... Fedo acılar diyarında...
Saat 12:18 tıkandım 18 dakikadır boş boş etrafıma bakıyorum. Bende bundan korkuyordum açıkcası çünkü yazıyı bağlayamıyorum. Elimde olan yeteneğimizde kaybettim sanırsam...
Saat 12:24 beklemekten sıkıldım bir türlü gelmiyor ve ben artık gitmek zorundayım... Dersim başlayacak , kimbilir belki birgün ilham perim geri gelir ve bende kaldığım yerden yazmaya devam ederim...
Düz çizgi gibiyim
Yalnız , mutsuz , umutsuz
Birazda karışık
Bir hata sonucu ortaya çıkan
Düz çizgi...

Ben

Noktalar gibi yaşamaktan sıkıldım.
Basit ve tek.
Dolambaçsız, zararsız,
Emeksiz...

Kısa film tadında

Hayat zaten kısa film tadında... Az öz ve net. Yaşanmışlıklar yaşanmamışların arasına karışmakta , hayaller süslemekte heryeri. Her insan aktör hayat ise yönetmen ve reji görevlerini üslenmişler... Bazen kan kusarsın bazen ise gülersin , gerçek çok uzaklarda... Her gece yatakta kapatırsın setin ışıklarını. Sabah olduğunda ekşın sesiyle kalkarsın ve aynı kısır döngü devam eder... Hayat bu... Kısa film tadında az öz ve net.

Gitmem lazım..

Gelişi güzel bir şekilde yazmak istiyorum. Gözlerimi kapatıp kalemimin nereye doğru hangi harfe doğru aktığını görmeden sadece hissederek derinden gelen duygularla yazmak ve sonra satır başına çıkıp o derinden çıkan duyguları tadarak okumak... Gerçekten bu kadar zor mu sevmek ? Sevilmek bu kadar pahalı mı ? Nerede kaldı o mecnun hikayeleri... Gerçekten eşit mi yaratıldık yoksa hiçbir zaman eşit değildik de bizi mi kandırdılar? Ne kadar çok soru soruyorum değil mi? Ben gerçekten var mıyım bu dünyada onu bile bilemiyorum... Ruhum o kadar yorgun ki her gece kana susamış vampir edasıyla izliyorum İstanbul denen kasvet dolu yedi tepeli şehiri... Bulduklarım mı neler ? Hah!! Tabikide bir hiç... Gitmek , buralardan kaçmak istiyorum yanımda iki şeyim olsun... Boşuna heves etme güzelim bu iki şey arasında sen yoksun! Ama bırak onlar bende kalsın... Ruhumu aldın , kalbimi aldın geriyede etten kemikten bir vücud ve aynaya baktığında hergün dahada çirkinleşen bir surat bıraktın...
Kalbim eskiden dört parça* idi gerçi bu başka birşeyin öyküsü... Off neyse ya Sezen ablam arkadan bağırıyor "Ben bu yüzden gidemem gitmem!!" Peki ya ben? Ben senden gittimde sen benden gidebildin mi? Gerçekten hatırlamıyor musun acaba beni? Beni gerçekten sevdin mi? Ellerinde ağladığımda bana acıdın mı? Yoksa sevdiğin için mi sarıldın? Sigaramın bembeyaz dumanı gibisin biliyor musun? Uçup gittin be güzelim uçup gittin... Bana hep söylerlerdi "bir gün çok pis ağlayacaksın" Hadi lan diyordum... Ama haklılarmış sen gittiğinden beri her gece ağlıyorum... Kalbimin başkalarına karşı kapanmış olan perdelerini aralayıp beklerim seni eğer bana geri döneceksen... Gerçi sen bu yazıyı bile okumayacaksın ki ben niye kasıyorum kendimi...
Geçmişimin son gününü yaşıyorum bu gün ve son kez ağlıyorum... Bu laf kendime hergün tekrarladığım büyük yalanlardan bir tanesi oldu sayende... Ama anladım biliyor musun? Herşey maddiyat olmuş bu hayatta... Para + araba = Aşk denklemini çözmek daha doğrusu bu denklemi bulmak hiç zor olmadı benim için... Özür dilerim bu kadar yazabiliyorum çünkü cehennemdeki arkadaşlarım beni çağırıyor... Bir ara gelip mezarımı ziyaret eder misin? Mezarım mı nerede? Gözlerine bak güzelim gözlerine... Ben orada öldüm...

Aşk İzmirde Güzel

neylesin aşkı bizim çocuklar...
Oysa ki aşk kokar izmirde sokaklar , ama anlayana
Bakıcaksın biraz koklayacaksın havayı...
Cenk edeceksin içindeki şeytanla
Anlamak istemeyecek seni , yılmayacaksın
Naçizane bir parça eşlik eder belki sana...
Aşk belki ağlamak diye düşünebilirsin...
Neden diye sorabilirsin kendi kendine...
bu nedenlerden diyorum işte "neylesin aşkı bizim çocuklar..."
Ama siz bakmayın bana aşk ;
İzmirde güzel... Aşk ;
İzmirle güzel... Aşk...

Yalan meltem

anladım ki hayat yalan bir meltem tadında...
Aşk çoğu zaman canan adı altında yaşanmakta...
Peki ya biz? Neden bu kadar zorlaştırıyoruz ki herşeyi gerçekten mutlu aşk yok mu? Ya da varda biz mi göremiyoruz...
Ya cansın , ya canan
Ya ezelsin ya ecel
Ama gerçek aşk yok dünyada...

İkinci Defa...

bir gelse bir baksa bana son defa burak dese öl benim için...
Gözümü kırpmam ki sıkarım şakağıma
Bağırmam
Ağlamam.
Tereddüt etmem...
Ama güzelim derim ölüler ikinci defa ölmezki...

cennetim olur musun?(şiir)

cennetim olur musun?
seninle yaşam bulsam , kalbin belki Uğurlu gelir bana...
Cennetim olur musun?
Sende ölmek isTiyorum...
"B"akmak , seninle bakmak...
"A"ğlamak istiyorum...
Cennetim olur musun?

benim olan kalp bana ugurlu gelmedi
sana da gelmez..
cennetini 5 harflinde aramaya devam et
bulduğunda zaten ne ağlamak istersin ne de ölmek..

Sadece cennetın mı cehennemın de olmak ıstıyorum.
Kal'B'ım degıl belkı ama sevgım 'U'gurlu gelır sana
Ben sende degıl senınle bı'R'lıkte olmek ıstıyorum
'A'glamak degıl sonsuza kadar gulmek
Senınle bırlı'K'te sadece senınle...

Mezarda

Bir kez baksa bana , gülse...
O güzelim gözlerini dikse , baksa
Saçlarıyla raks ederek yürürken partneri olsam
Keşke...
Bunlar belkide gerçekleşmeyecek hayallerim... Belkide gerçekleşirler kim bilir? Aylar sonra bu şekilde hissetmem ya boşluğumdan kaynaklanıyor ya da ben gerçekten aşık oldum... Ama bu nasıl oldu ? Kalp kapılarım kapalıydı güneşe , yaralıydı , herkez bir hançer sokmuştu ve o hançerlerin açtığı yaralar kapanmaz sanıyordum... Yanılmışım... Kalbim kendini tamir etmiş , üstüne üstlük tam ortasınada harfleri kondurmuş...
Sigaramın dumanına benzer genelde aşklarım... İçime çekerim , dumanı ciğerimde , tüm benliğimle hissederim ve sonra dumanı üflerim benliğimide alıp içimden gider. Karşımdakilerde beni sigara külü sandılar , silktiler ve düştüm...
Çaprazdan bakıyorum ona sadece gözleri ve saçları... Çapraz bakmamında nedeni var. Korkuyorum ya diğer yarısı kötüyse ya üzerse beni , ege rüzgarı gibi esip beni benden alırsa...
Belkide cesaretim olsa konuşabilsem onunla mutlu olacağım ama unutmuşum ben mezardayım...

İstanbul(Şiir)

stemedim buraya gelmeyi..
Sevemedim bu kasvetli şehri
Taksimde tek başıma yürüdüm
Ağladım bebekte...
Neden diye sordum hep kendime...
Bulamadım cevabı..
Ulaşamadım ki hayallerime
Lakin sürgündeyim, istemedim buraya gelmeyi..

Hayat Kolay

Hayat, bazen o kadar gelir ki üstüne kaçmak istersin...
Ağlamak hemde anıra anıra ağlamak istersin
Yalnız yapamazsın bunu kendine yediremezsin ağlamayı
Ancak...
Tatmak istemezsin , yaşamak istemezsin o anlarda hayatı...

Koşmak öldüresiye koşmak istersiin
Olay aslında sende biter anlamazsın
Lakin o anda aklından başka birşey geçmez ve çentik atarsın kalbine
Anladığında ise hatanı , iş işten geçmiştir
Yapraklar gibi hava uçarsın sonrası ise YALNIZLIK...

Yangınlar...

Yangınlar yanıyor hemde kalbimim tam ortasında
O seni içine hapsedip herkese kapattığım kalp adasında
Caddelerim bile gerçekten bomboş şimdi... Çünkü ben seni dün gece sildim Ne 6 harfin kaldı ne de başka birşeyin...
Sadece beynimden silemediğim mazin... Ve kirlettiğin benliğim...

Yalansın..

Karşımda da aklımda da sen varsın
Resimlerinde daha bir aksın...
Sanki seni kirletememiş hiç birşey
Ne zamansın ne de aşksın! Ben seni tanıdım
sen...
YALANSIN...

Helal olsun size....

Bu hayatı ne yapmalı?
Yaşamalı mı? Yoksa kestirip atmalı mı?
Siz birisine dokunamazsınız başkası gelir onu öper.
Siz yanınızda gezene adam dersiniz , eski sevgiliniz onunla takılır...
Siz kimsiniz?
Gerçekten çaresizseniz , çare siz misinizdir? Yoksa bu hayat cidden iğrenç ve bir o kadar da basit midir? Bu nefret nereye kadar gider? Bu geçmişte yaptıklarımızın cezası mıdır?
Yoksa hayatta daha ileriye ulaşmanız için gereken yolu gösteren pusula mıdır?
6 harfide yaktım bu gece 5 harfide... Artık tek harf tek gerçek... "B"
Yani Burak! Gerisi yalan... Çünkü hayat yalan...

Şu anda o kadar kötüyüm ki kendimi delicesine kesmek hatta biçip hayatı burada bırakmak istiyorum. Ama isteklerime kısır döngü bir dur diyor ve ben sadece içten içe ağlayıp
HELAL OLSUN KARDEŞİM demekle yetiniyorum... Daha fazlasına ne gücüm var ne de takatım..

Biz (şiir)

Aşklarım hapis olmuş izmir içine
İzmirinde derinlerine
Şimdi İstanbul denen şehirde
Bir kalbim bir benliğim
Ve tabikide kalemim...

Yazıyorum umarsızca
Tutarsızca kelamlarım arasında
Kaybolan bir fedoli
ve kardeşi gizo...
Aklımda ise İstanbul şarkısı

Bir türkü tutturmuşuz adı kardeşlik
Geçmişimizde mi çocuktuk yoksa hala mı çocuğuz?
Biz eskiden de çoğulduk...
...Biz...

Boşluk...

Ya ecel'sin Ya emel...
Ya ÖzLem'sin ya da Hayal...
Sevmek böyle birşey
Bir özlemlesin bir hiçlikle
Bir Leyla olursun bir mecnun...

Boşluk böyle birşey
Ya Ece'sin ya ecel

Neyzen'den

bana yar olmicak devri devranın izzeti ikramını sikiimm. yansın ibnelerin alayıı su veren itfayeninn hortumunu sikeyiimm. düştüm bi orospunun belasına koymadım diye amının ortasına. felek böyle yazsın hatırasına böyle hatıranın da hikayesini sikiimm. sözüm meclisten dışarı sizler benim dostum arkadaşım sırdaşımsı nız benim dostum arkadaşım sırdaşım olmayanın anasını avradını sikiim
dünya zevkine paidarı yoktur bu işin sikişin çocuklar sikişin. size ne bu dünyanın cevrin hengamından hepsi bir doğmuş anasının amından. yürü ya satır endamını sikimm bana yar olmicak devrin ta sultanını sikiim bugünüm yok zaten yarını dünden sikiyim kambur üstüne kambur, kambur denen feleiinde ünvanını sikiim
şayet olsaydı orospunun nazarı heryerde kurulurdu bir amcık pazarı eğer buysa aşk kitabının yazarı ben böyle aşkında ızdırabını sikeyim...

Nevzen Teyfik Fikret

...(şiir)

O vakit esti ege rüzgarı defterimin üstüne,
Burnumda karşıyaka kokusu,
Beynimde leyla türküsü,
Başlayan esaretin öyküsü...

Özledim karşıyaka martılarını,
O güzelim havasını
Üzerler , sürgünde fedakarı
Elveda hayat
Süngüler , sürgün üstünde

Çayım,sigaram,kalemim...

...Sıcacık bir istanbul günü dışarıda herkes sevgilisiyle dolaşırken ben tek başıma evde oturup yazı yazmaya çalışıyorum. Yanımda sen yoksun , yanımda kimse yok , ailem bile... Ben oturuyorum, kalkıyorum kafamı toplamaya çalışıyorum ama olmuyor. Televizyonda altın pusula isimli film kendi kendine çalışıyor , film müziğini ilham perim kabul edip yazıma geçiyorum. Dışarıya bakıyorum ama hiçbir şey göremiyorum çünkü perdeler kapalı. Kalp kapaklarım gibi onlarıda kapatmışım dışarıya... Bu yalnızlığım ne zamandan beri benimle bilemiyorum aslına bakarsan bilmekte istemiyorum. Olması gereken herşey olması gerektiği gibi... Bir dakika ya ne dedim ben "olması gereken herşey olması gerektiği gibi..." Bu cümlede bir anlatım bozukluğu var ama ben ellemiyorum. Belki bende onun gibi bozuğumdur. Düşüncelerim saçmalaşmaya başladı. Burada oturmuş resmen kendi kendime konuşuyorum. Gerçi konuşabileceğim kimsem de yok başka , diğerleri hep geyik muabbeti yapıyorlar bundan sıkıldım artık...
Geçenlerde bir kızla tanıştım daha doğrusu tanıştırıldım bir arkadaşımın arkadaş grubundan biriydi. Gayet sıcak hoş ve tatlı biriydi , muabbeti de öyle. Ama onunla olur mu? Olursa nasıl olur bunları düşünmedim daha doğrusu ondan hoşlandığımı kendime bile itiraf edemedim... Bu son zamanlar da çok başıma gelir oldu. Uzun süren bir esaretten sonra çok değiştim , artık kimeyle uğraşmak istemiyorum yani çocukça ilişkiler istemiyorum... Yatak ilişkisine gelince onu da istemiyorum , baydım artık liseli havalarından... Özür dilerim size onu betimlemeyi unuttum... İsmi 5 harfli öncelikle onu söylemek istiyorum... Gerisini de kendime saklıyım herşeyi yazmak olmaz...
Tanıştığım kızı da kafamdan attıktan sonra yazıma geri dönmek istiyorum yani asıl yazmak istediğim şeye ama olmuyor. Birşeyler engelliyor beni "yazma burak yazma burak birşey unuttun burak" hah! susun diyorum. Rahat bırakın beni ben yazacağım... Ama olmuyor kalemim kırılıyor. Yeni kalem alıyorum yine kırılıyor ve ben kalkıp yeni bir kalem alıyorum , oturmadan kendime çay koyuyorum ve sigaramı yakıyorum. "Şimdi diyorum? şimdi hazırım işte."
Yeni bir sayfa açıp başlıyorum yazmaya , başım dönüyor ayağa kalkıyorum leyla gibi olmuşum leyla... Gülüyorum kendime ve tekrardan kısır döngü işlemeye başlıyor içimde aynı heyecan aynı tat... Yanımda çayım sigaram kalemim önümde defterim aklımda iste 5 harflim...

Özlüyorum (şiir)

Denize bakıyorum onu görüyorum.
Su içiyorum onu tadıyorum
Bileklerimi kesiyorum damla damla o akıyor
Allahım delireceğim en sonunda bundan korkuyorum
kaçamıyorum geçmişimden. Kaçamıyorum İzmirden...
Falımda da çıkmıştı bu, falıma bakan arkadaş burak geçmişinle yaşama demişti.
Ama onun geçmişi benimki kadar güzel miydi?

Çocukluğumda aklım ermezdi özleme.
Özlemler şimdi kapda beni beklemekte...
Leyla gibi geziyorum bu şehir-i istanbul caddelerinde
Ama biri beni çağırıyor biliyorum...
Ben İzmiri özlüyorum...

Biz...

Geçen gün arkadaşımın biriyle muabbet ediyorduk. Konu çok derin bir konuydu. Konu biz idik. Gecenin 3'ünde önümüzde ufak bir sehpa , dışarıda yağmur , elimizde kendi kendine tüten sigaralar düşünürler gibi düşünüyorduk. İlk kim konuya girecek diye meraklıydık aslında çünkü kimse cesaret edemiyordu birşey söylemeye. O an orada olsaydınız kesin bu iki herif yeni tanışmış derdiniz. Birimiz tam cesaretini toplayıp söze başlayacakken yutkunuyor , susuyor ve öf diyerek yerine oturuyordu. Ne kadar zaman geçti bilemiyorum ama bir süre sonra "yeter ulan" diye haykırdım. Gecenin bu saatinde bizi bu kadar kitlemenin manası nedir birader? Delirdin mi sen?... Bu çıkışımdan sonra güldük hemde kahkaha ata ata güldük. O kadar çok çıkmış ki sesimiz sokakta kavga eden kediler bile sustular... Arkadaşım kadehlerimize baktı bitmişlerdi. Bir hışımla içeri koştu yeni şişeyi getirdi , yavaş yavaş ustalıkla bardaklara doldurdu. O an kırmızı şarabın kokusu o kadar hoş geldi ki burnuma "işte bu hayat be birader , aşkta bu ölümde bu" dedim. Haklısın kardeşim dedi. Ama sen sorumu yanıtlamadın biz kimiz birader? Biz....
Yine o kötü düşüncelere kapılmıştım... Adeta kötü düşünceler ucsuz bucaksız bir derya bende içinde çırpınan , yüzme bilmeyen bir insandım... Gözümden yaşlar akmaya başladı. Şarabın o tuzlu ekşi tadı boğazımı yaktı. Kısa marlboro'mdan yaktım bir tane dumanı içime çektim ve ağır ağır dışarı bıraktım ciğerimin yandığını o da anlamıştı. Sustu , sustuk... Saat 5 olmuştu benim o gün okulum yoktu ama onun vardı. Hadi yatalım dedi. Dur dedim. Bekle , aşağılarmışcasına baktı ve tepemde dikildi... Ben şarabı bitirdim ayağı kalktım ve ona sarıldım. Şaşırmıştı çünkü bu hareket benden beklenmeyecek bir hareketti. Bir adım geri çekildim bak dedim biz kimin biliyor musun? Biz kardeşiz! Biz myk'ız... Biz şeytana papucunu ters giydirip tanrıyla izmirde kadeh tokuşturanlarız... Güldük ve uyumaya gittik.
Sabah kalktığımızda saat 10:00'dı. Birader dedi. Sen bizi tanımladın da dün gece ben hala düşünüyorum. Biz kimiz? Durdum , korkmuştum aynı çark dönmeye devam edecekti... Biz veya Siz bu dünyada kimsiniz?...

Aşık Veysel

Bir sigara yakarım dumanlanır etrafım.
Radyoyu açarım senin sazın...
Aşık Veysel ile aşklanırım
Dostlar seni hatırlamadı üstadım...

Efkar basar içime,
Dilimde senin şiirin "uzun ince"
O yollardan bende geçtim
Dostlar seni hatırlamadı üstadım!

Bakarım geçmişe kültürümüz nerede?
Saçma adamların elinde sazın,
Aşık'ların yeni adı rapci
Dostların seni hatırlamadı üstadım...

Bize seni adam gibi anlatamadılar
Sazın da gitti kelamında
Elveda , sen uyu...
Biz seni hep hatırlayacağız ve usta!

5 harf için...(şiir)

çağırsam,
ağlasam çocuklar gibi
gelirmiki
lakin hayatta kısa
aşık olduk yine o bnmle gelirmiki…

Cadde'de...

Bomboş caddelerde yürüyorum. Caddeler ıssız,sessiz , tek bir ışık bile yok. Bir tek ben varım birde gölgem… Yürüyorum ama nereye yürüdüğümü bilmiyorum aklımda sen varsın elimde sigaram,birde efes biram hani söylemiştim ya sana, içmeyi çok sevdiğim şu şişman siyah şişe. Gözümde tek bir damla gözyaşı bile yok hayretler içindeyim ilk defa ağlamadığım için. Aklımda sen varsın ama seni özlediğimi düşünme sakın seni özleyen sadece bu bomboş caddeler. İlk kez hikayenin içindeyim yani hikayeyi yaşayanda yazanda benim…
Bir süre daha yürüdükten sonra ali amcanın dükkanının önüne geldim boşalan biramı çöpe salladım siyah bir kedi miyavladı şu her zaman beslediğimiz kediydi sanırsam. Kafam o kadar güzel olduki neyin ne olduğunu kavrayamayacak durumdayım. Oturdum ali amcanın taburesine hani şu bizim için her gece dışarı bıraktığı taburelerden birine oturdum yanım boştu… Siyah kırmızı paltomun cebinden kısa kırmızı malbuşumu çıkardım tokai çakmağımla yaktım bir nefes çektim…
Ulan yoksun hani beni bırakmayacaktın Bu adını bilmediğim sokakta yalnız kaldım lan şimdi neredesin? Of tam şu anda bunları düşünüyorum. Şu köşedeki ağacın altında sana sarılıp seni seviyorum dememi. Gözlerimin içi parıldıyordu herkesi silmiştim senin için hemde herkesi… Ama sen,sen beni bu sokakta yalnız bıraktın lanet olsun sana. Bak bileklerime iyi bak kendime zarar veriyorum hergün için bir çentik atıyorum lan kollarıma ama sen bunları nereden bileceksin ki. Sen şu anda başkasının kollarındasın bana söylediğin sözleri ona söylüyorsun… Dayanamıyorum ve başlıyorum ağlamaya hıçkırarak ağlıyorum. Her gözyaşım aktığında dudaklarıma tuzlu su tadı geliyor yutkunuyorum ve boğazlarım yanıyor. Ama ağlıyorum bağırarak ağlıyorum. Yalnızım lan bu caddede. Ben hiçbir zaman yalnız gezmedim. BEN SENİ SEVDİM…
Sabah kalktığımda üstümde bir ağırlık vardı. Anlam verememiştim ilk başta sonra gözlerime dokundum yaşlıydı. Sağ elimi kalbime götürmüştüm yorulmuştu. İşte o zaman anladım dün gece yine kalbimin bomboş sokağında gezmiştim…

Yazın Adımı (şiir)

Yazın adımı gündüzler olmasın!
Yazın adımı Kadehler boşalmasın!
Yazın adımı Kahpenin kalbine
Başka üzen olmasın!

Yazın adımı aylara yıldızlar kararmasın!
Yazın adımı sonsuzluğa ismim kaybolmasın.
Yazın adımı Kahpenin aklına
Beni ordan çıkarmasın…

Yazın adımı benliğinize
öldüğümde kimse ağlamasın…

5 Harf

..Saat 2:45 geçiyor ve ben imkansız bir aşkın peşinden koşuyorum umarsızca tutarsızca her zamanki gibi yazıyorum , allahım şizofrene bağladım sanırım neden hep yıldızları yerinden oynatmak zorunda kalıyorum hayallerime ulaşmak için. Neden hep ben kaybediyorum neden tek yürümeye çıktığım yer kalbimin boş sokakları*[cadde’de]… Bu düşünceler içinde pc’mi açıp begonya tozlarını dinliyorum nakaratı aynen şöyle;
Seni görmesem
Beni sevmesen
Aşkı bilmesem deliririm
Geceleri saklar resimlerinden gülüşünle sevinirim…
İçim kıpır kıpır oluyor , Hasta siempire’yi açıp tek başıma salsa yapasın geliyor ve bu çocukca düşünceme gülüp duruyorum. Aklımda ise sadece o.
Aşkımın adı 5 harfli diyorum kendi kendime , evet onun adı artık 5 harfli…
5 tane harfin yanyana gelişiyle oluşmuş güzel bir isim…
Saat 3:00 oldu ayın içine hapsolmuş güzel kız bana gülümsüyor ama hafif hüzünlü , penceremin önünde bir kedi miyavlıyor ses tonu uysal ama hüzünlü. Çalan parçam artık değişti ve ben hala 5 harflimi düşünüyorum…
Uyandığımda rüyamı hatırlamaya çalışıyordum ama tek hatırladığım şey rüyamda geçen 5 harf’ti… Şaşırmış,kendime gelmeye çalışıyordum. O daracık kapısını herkese kapattığım kalbime birinin adını yazabilmiştim sonunda peki ya o beni yazabilirmiydi? bilemiyordum bunu düşünmek için çok geçti aslında. Uykumdan önce uygulayamadığım planı uygulamaya koyuldum. Baba yadigarı 6 patları şakağıma dayadım ve tetiğe bastım. Kanlar içinde kalmış yere düşmüştüm… Gözlerimi kapatıp sonsuz yolcuğuma çıkarken tek birşey mırıldandım , Nedeni 5 harfli…

Zor

Gecenin 3′ü olmuş ben yeni evimde , odamın içinde buldum yine bir köşe yazıyorum , gözümden akan yaşlar ve kızımız olacaktı parçası… Haykırmak istiyorum dünyaya , yıkılmadım lan! ölmedim lan , geçmişimi sildim lan! demek istiyorum ama bu istek ışığı dilime dökülmeden sönüyor…
Lise aklıma geldi kırıp döktüğüm , kimseyi siklemediğim yıllar , hani herkesin deli fişek olduğu dönem vardır ya benimki de öyleydi… Ama biliyorum zor o günlere geri dönmek hemde çok zor… Keşke zaman makinası icad edilseydi. Neyse…
Bileklerime bakınca kesikler yüzüme bakınca gözyaşlarımın eskitemediği bir yansıma görüyorum. Eskiden yastık altı ağlardım şimdilerde deyim yerindeyse anıra anıra ağlıyorum içimde tutamıyorum. Belkide bu yüzden yazı yazma yeteneğim var…
Geçmişi mi özlüyorum dedim ya? özlediğim aslında geçmişim değil geçmişteki isimler… Onların adını burda zikretmeyeceğim ama şunu söyliyim hemen üstüne alınma yakın geçmişten bahsetmiyorum o zamanlarda sen bile yoktun…

Dışarıyı seyrederken aya hapsolmuş kızın sureti bana hüzünlü bir bakış fırlatıyor, erkek kedi penceremin altında miyavlıyarak selam veriyor ve yazımda hayatım gibi burada son veriyor…
Z-or olan benmiyim yoksa hayat mı?
O günleri yaşayan federal mi burak mı?
R-ahatmısın şimdi? benden sonra hiç ağladın mı?…

Kıs-a Hayat

Bugün tüm günümü düşünerek geçirdim, bi ara delirdiğimi sandım çünkü vefat eden kardeşimin slüeti odamda yürümüştü beynimin içinde onun sesini işittim , hayatın ne kadar basit ve saliselere yüklü olduğunu anladım.
Salisenin önemini öğrenmek için bir yüzücüye sorabilirsiniz… Noktadan sonra ki rakam. Yada olaya şöyle bakalım “nokta” , noktaya önem verelim bunun değerini anlamak içinde bir yazara soru sorun , tabi ki düşünmesi içinde fırsat verin çünkü ilk başta bu anlamsız gelir…
Sigara içene de sigaranın önemini sorun size verdiği cevap şu olacaktır.
Sigarayı yakarken yaşar , sigarayı söndürürken ölürüm…
Yani hayat o kadar kısa ki , saliselere dakikalara bölüyoruz.
Aslına bakarsanız neden bahsettiğimi ne bahsettiğimi bilemiyorum… Öylesine yazıyorum sırf kafam boşalsın diye…
Ve ağlıyorum sırf içimin rahatlaması için…

Yıllar sonra

Bir xuqa buluşması ayarlamıştık… Tam 20 yıl sonra hemde çok mutluydum o gün en sevdiğim gömleğimi giydim ve parfümümü sıktım. İstanbulda buluşucaktık… Tam tamına 2 saat önce gitmiştim mekana heyecanımdan olsa gerek… buluşmaya çekirdek ekip ve modcuklar gelecekti…
Yani Ben,Roni,Memento,çoşay,selin,nil,burcu,begül,özgür,umut,
fatih,rıza ve albert… Offf çok güzel olacaktı..İlk gelenler roni ile güzeller güzeli eşi oldu… Kirpimin nur topu gibi bir oğlu olmuştu ve onunda adını burak koymuşlardı kendi aralarında konuştuklarında birisinin anısına dediklerini işittim allah allah dedim…
Sonra memento geldi. Elinde dişci çantası ile gelmişti. Çevremden duyduğum ve aldığım istihbarata göre başarılı bir dişçi olmuştu. Ama benim en çok merak ettiğim hala balık tutup tutmadığıydı ve zamanında konuştuğumuz gibi bizi biz olduğumuz için sevecek bir kadın bulmuşmuydu acaba , ama sanırsam bulamamıştı tek gelmişti çünkü.
Çoşayım hazalıyla mekana girmişlerdi aralarında atışıyorlardı , aslında kırgındım onlara çünkü beni düğüne çağırmamışlardı ama kesin birşey düşünmüştür coşay o yüzden çağırmamıştır.
Selin ve nil aynı anda içeri girdiler , ikiside çok güzelleşmişlerdi üstlerinde bir olgunluk bir büyüklük vardı. Çok sevinmiştim onları gördüğüme o anki mutluluğumu kimse anlatamaz…
Özgür, fatih ve rıza da aynı anda girdiler içeri. Çakallar hiç ayrılmamışlar hepsi ayrı yakışıklı olmuş açıkcası kıskanmıştım ben 20 seneki halim gibiydim yani hiç büyümemiştim ama onlar mod’alığıma rakip olacaklardı anlaşılan… Onlar gelince ortam bi şenlendi eski geyikler,modluk hikayeleri anlatılmaya başlandı çok güzeldi o gün…
Birden içeri albert ve yeğenlerim girdi. Yeğenlerim bizim o günkü yaşımıza girmişlerdi biri güzeller güzeli bir kız olmuş diğeri de yakışıklı bir delikanlı. Albert’e de bir olgunluk gelmişti. Saçlarıda hafif kırlaşmış tam bir babacan olmuştu.
umutun işi çıkmış gelmemiş o gün onu öğrendim konuşulanlardan. Çok ilginçtir ki herkes varlığımı hissediyor ama kimse benim yüzüme bakarak konuşmuyordu. Allah allah dedim içimden birşey mi oldu acaba.
Begül ve burcu’da aynı anda girdiler içeri. O anda nutkum tutuldu küçük dilimi yutucaktım adeta. Bu ne güzellik begül hanım dedim teğet geçti beni. Ağlıcaktım o anda apla diyebildim sadece…

Herşey çok güzel idi. KOnuşulan konu her zamanki gibi xuqa ve modluktu. Sonra herkes tek tek niye dağıldığımızı neler yaptığını anlattı. O anki ortamı hiç unutmayacağım ki hala da zihnimin bir köşesindedir. Herkese böyle dostlar , kardeşler dilerim.
Birden herkes kalktı arabalara dağıldık.. Ben rızanın arabasına binmiştim anlatıp duruyordu. neden diyordu neden…

Dakikalar sonra bir mezarlığa geldik herşey çok ilginçti. Rıza ya sordum olm burası neresi? Ses vermedi. Yürümeye başladık bir Mezar taşının önünde durduk. Herkez ordaydı ve bir anda herkezi hüzün kapladı. Ellerde çiçekler ve bir yazı , Seni unutmayacağız Mod-A… O anda yıkıldığımı hissettim baktığım mezar benim mezarımdı. ve mezar taşımda bir yazı ;
Buraq federal 1987-2007 ölüm nedeni ; Aşk…

Saat

Saat şu anda 01:14 , ben oturmuş sarı sayfalı defterime bir şeyler karalıyorum. Arkada çalan müzik yastayım ama ben yasta mıyım bilmiyorum... Kafam karışık hani nasıl diyeyim? Bazen olur ya yolları karıştırırsınız nereye gideceğinizi bilemezsiniz şu an ki durumum öyle... Saat 01:18 oldu ve ben gözyaşı deryamın içinde boğulmaya başladım. Tek bir şey hissedebiliyorum ıslaklık... Her yanım ıslak beynim bile... Ben eskiden böyle değildim , mutluydum , sevinçliydim ne bileyim işte ya kimsenin ulaşamayacağı bir yerde olarak görürdüm kendimi ama şimdi B-aşı boş. Herkes den U-zak. ay ışığında R-aks edemeyen. A-ğlak. K-aybolmuş biriyim... Saat 01:21 tüm bunlar olurken ve bunları düşünürken kalbimin ağrıdığını hissettim İzmir geldi aklıma ve şimdiki aşkım yalnızlık... Bir hışımla odama geçtim dolabımı açtım içi rutubet içindeydi. Çıkardım 6 patlarımı ve sıktım kafama... Saat 01:23 ben öldüm...

14 Şubata Şiir

geceler var ya geceler bu yalnız kaldığım gecelerde
ege'nin o soğuk ayazı ve yalnızlık...
Çok koyar kalbime...
Elveda hayat o eski fedo nerede?
Hayat durmaz sendeler ve ağlarım
mavişehirin o ıssız sokakları gömülür içime...
Bugün 14 şubat kutlu olsun herkese

Lale Bahçesi

Hayat o kadar zor geliyor ki bazen bana ,
Kese sim geliyor şah damarımı ,
Basasım geliyor kalbime tuzu
Kalbimde açık bir yara ve yalnız ben varım
Kalbimin boş sokaklarında dolaşıp ağlaşıyorum...
Herkes damla damla ağlar ya ben şişe şişe ağlıyorum
Kaçmakta istiyorum bazen bu hayattan Hayat mı?
Adadan ibaret benim için adadan...
Şu bildiğiniz ada'lar dört tarafı denizlerle çevrili olanlardan...
Eskiden hep derdim ya ben ölmeyeceğim diye
Öldük işte LaLe bahçesinde...
Son anlarımı yaşıyorum biliyorum..
Son'u yaşıyorum yaşamın...
Sonu yaşıyorum deniz kıyısında
Artık huzurluyum öldüm Lale'ler arasında..

Gün doğar seninle

Gün doğar seninle yeni umutlar hayat bulur benliğimde bir kez daha varoluş hayata sıkı bır tutunus Ruhum tartamaz sevgımızı boyutları aşmış bizi Hayallerim dar gelir anlatmaya Dıllerde dolasan bır fısıltı gıbı yayılır sevgın kalbıme Ve sonu olmayan ısteklerım nefes alırlar senınle Herbır an senınle dolsun yarınlarım sana aıt olsun Ayırmak ısteyenler bızı ecelle bulussun Bu buyuk ask ıbretı alem olsun Sevgılım.. Sonsuza kadar senınle…senın sevgınle warolsun ruhum ve yok olup gıtsın yoklugunda solugum..

Elveda Sevgili

soktu aşkın beni akrep misali yavaş yavaş karıştı zehrin benliğime.. felçleşti ruhum hissizleşti benim duyum..kör noktam oldu son umudum..göremedim seni ayırt edemedim benliğini..flülaşan aşkım isyanlarda sevdiğim nerdesin?! sessiz çığlıklarım damladı dudaklarımdan..bir senin duyduğun..tek sana hitap eden.. sarsılan bedenim sensizlikle köreldi...körleşti..işlevsiz hayatımın monoton olmayan noktası yalan mı oldu sevgin?unutuldum mu sevgilim? hayal kırıklarım battı ayağıma..kanadı..kanadım sevgilim..yüreğim parçalandı..parçaladın sevgimi.. dündün bugün oldun,bugündün günümde son buldun..hayaldin yalan oldun kuruldun ve unutuldun..umutsuzca hecelerim döküldü ellerimden saçıldı tutarsızca ıraklara.. tutamadım sevgilim aktı gitti zaman tükendi bitti sevdam kanadı kurudu yaram seninle son buldu bu isyan..elveda sevgilim..

şükürler olsun fısıldadım içimden..tanrım doruyu söylesin diye..sadece tek bir doğru...sadece bu kez....lutfen dedim...gözyaşımla beraber döküldü hecelerim...lütfen tanrım takdiri sana kalmış ama aç gözlu görme beni...esirgeme benden bu beklentimi...fısıldadım..fısıldadım...sora anladım ki onun yalanlarına kapılıp kurumuş fısıltım....çoktan sönmüş benim ışığım....dayanamadım..ağladım...ağladım...faydasız. ..saf temiz 1 sevgi dilenmiştim tanrıdan...Allah’ım dedim lütfen bu sefer değişsin...eskisinden farklı olsun diye ....aç gözlü görme beni..esirgeme benden bu beklentimi....dilendim...dilendim..sora anladım ki çoktan kapılmışım 1ruzgara..yalan dolu..dolan dolu...yüreğim tastı sonunda...sonunda dayanamadım tanrım dedim acısız 1 ayrılık ver bana ..ac gozlu gorme benı dayanamayacaım sancılar werme kucuk kalbıme ..yorgun..esırgeme benden bu dılegımı....dedım...dedım....ama anladımkı acının en cekılmezı dusmus bana..karalar baglanmıs dort bır yana....dayanmak ımkansız bolesı yaraya....dusundum..dusündüm....olsun dedım...tanrım sukurler olsun bana werdıklerın ıcın! ya onu hayattan alsaydın..sonsuza dek…

Gülşen'e

G-el bak ellerim burada
Ü-zülme artık benim gibi sende
L-eyla misali yaşasana mecnun arkadan da beklemekte
Ş-en şakrak gül biraz be
E-llerim önünde artık görsene
N-iye bu kadar acı niye...

Amaçsız deneme

Hayatımın çoğu zamanı amaçsızdı Amacım olmadan gezdim Kızlarla çıktım oynadım Bir çok hata yaptım Aralarında tek bir doğrum olması ne kadar acı değil mi? Şehrin ışıkları gibiyim geceleri parıldıyorum Gündüzleri sönüyorum! Eskiden Amaçsız geziyordum Şimdi ise amacım var hayallerim var planlarım var Ama hangisini yapabileceğim? Bir yerden bir tarafı mutlu ediyorum Diğer taraf eksik kalıyor! Yoruluyorum Lan diyorum bırak oğlum bırak çek git Sık kafana beynin yığılsın Ama sonra düşünüyorum ya geleceğimiz ne olacak Kuru sıkı atmam diyorum Hep bir koşuşturma içindeyim Hadi bugünde karnımızı doyurduk peki ya yarın? Yarının yok federal diyorum kendime Sonra düşünüyorum peki bebeğim yarın ben olmazsam kimle? Sonra bakıyorum etrafıma Şair misali düşünüyorum Önce bir hırs yapıyorum lan şunu yapacağım bunu yapacağım kendime söz veriyorum Ama ertesi gün kalkınca bir bakıyorum hayallerim sönüyor Nedeni belli kimse bizi sevmiyor! Geçmişime bakıyorum geleceğimle kaybolmuşlar Kelamlarımda anlam arıyorum bulamıyorum Hah diyorum ya boş koy Fedo… boş koy... Amaçsız denemeler içine giriyorum sonra Yaşamak için çırpınıyorum Aşkım için çırpınıyorum Bebeğim nefes alsın diye kasıyorum of bilmiyorum her şey çok karışık.... Ama bi rşeyi biliyorum; Aşk tek gerçeğim! kendim ise amaçsız denemelerle beraber yüzüyorum gözyaşlarımda... (not:Kelam=söz,kelime)

Yalan

Eskiden yalancılardan nefret ederdim bilir misiniz? İnanır mısınız daha 13 yaşındayken ilk kavgamı vermiştim hayatla Neyse 15 yaşında ortamla tanıştım İzmir'de ortamımı bulmuştum karı-kız partiler hobaa eğlence buydu ya! orda sigarayla tanıştım sonra yalanlarım geldi Anne kullanmıyorum Baba valla ben bişi yapmadım Kavga etmedim! hey güzelim seni seviyorum.... İlk başta ufak çaplıydı sonraları büyüdü... büyüdü ve büyüdü! aldı başını gitti! İlk kız arkadaşımı aldatışımı hatırlıyorum 8 boynuz takmıştım lan ne büyük heriftim lan ben diyordum o zamanlar şimdilerde küçüklüğümün simgesi... lan ne günlerdi be hah! hepsi geçti gitti federal şimdilerde ağlamaklı. Yalanlar her taraftaydı bir süre sonra kendimi kurtardım bi süre sonra dediğim 19 yaşındayken! Evet hayatımı düzeltecektim Bir kız sevmiştim Ankara’dan onun yanına kaçacaktım ortamı bırakacaktım Artık yalan-parti'ler araba sonu ölümle biten kavgalar olmayacaktı! düşüncelerim böyleydi ta ki ona ilk pembe yalanımı söyleyene kadar Hep bir şeye inanmışımdır yalan pembede olsa yalandır ve bir ilişkiye pembe yalan karışırsa o ilişki öyle gider... yalan yalanı kovalar hesabı. Ve öylede oldu! Aslında eriyordum bi yandan onun bilmediği bir sırrım vardı Hatta kardeşlerim bile bilmiyorlardı!ben hastayım neyse konu bu değil... Ben ölüme zeybek oynarım her gece her gün yaşamamla zeybek oynarım... Yalana geri dönelim! evet gün geldi o gün malum bu gece tarihi sormayın bilmiyorum! yalan söyledim ama o yalan değil ki bana bozulmaması için biten bir şeyleri kurtarmak için söylediğim bir şey! Ben sırf doğruları söylesem onu idare etmesem bu günlere kadar gelebilir miydik sanmıyorum.... Neyse bu yazıyı okumayacak biliyorum ama ben yazıyorum..."Yalan" hayatımda tek doğrum sensin bunu değiştiremezsin... seni seviyorum!

Adım

Özür diliyorum doğduğum için tanrıdan
Özür diliyorum aldattığım kızlardan
Herkes den özür diliyorum
Nedenini bilmiyorum ama eriyorum
Şu anda nerdeyim kimleyim ne halt yemekteyim bilmiyorum
Karamsarlığın en ücra köşesinde kendimi kaybettim!
Peki ben nerdeyim?
Adımı siz koyun
Mektupsuz kalan mahkum muyum
Evsiz kalan çocuk muyum
Cadısız kalan kazan mıyım?
Adımı siz koyun Mezarımı ben kazarım...

Burak

Neden diye sordukça cevabı arasam da (B)ulamıyorum Her gece yaptıklarımın hesabını veriyorum (U)ğraşıyorum , doğruyu bulmak için ama yalanlarla boğuşuyorum Ne(R)den nereye geldim nasıl bir adam oldum her dakika (A)ğlıyorum İçimdeki sesimle konuşuyorum çok duygusalım gerçeklerden (K)açamıyorum...

Geceler

Koyan bir geceler var bana...
Ağlamak gelse de içinden ağlayamam
Bağırırım ama yastık altında...
Rol yapmaktan sıkıldım ,ben bu değilim...
Duygularım dilime gelir tükenirim
Herkes yalan söyler biterim
Asla huzurlu değilim..
Dostlarım mı kalleş yoksa kalleşler mi kardeş?
Elveda demek istiyorum dünya ya
Kah elvan olurum bir iplikte
Bazen de yaprak bazen büke büke kokarım
Ama gerçeklerden korkarım...
Şizofren mi oldum yoksa tek düzgün ben miyim?
Bilemiyorum tek yaptığım olay yalnız kaldığımda ağlamam...
geceler soğuk , geceler yalnız, geceler...

Aşk=Ayrılık

Sensiz geçen günlere düşmanım her günüm benim düşmanım
Dostum mu?
O yok sanırsam...
Siyah ve beyaz'ın uyumu gibiydik Yaşam ve ölüm Sağlık ve hastalık Aşk=ayrılık...

Cesaretin var mı aşka?

Bir çocuk tanırdım uzaklardan adını boş verin kalbi yorgun bunu bilin yeter. Kollarında çizikler... Bir oda tasvir edin kafanızda ve o boş odada köşede oturan tek başına oturan bir çocuk. Saçları dağınık sakalları düzensiz elinde eskiden kalma bir defter ve yazıyor oraya... İşte sarı sayfalı defterime en son bunları yazmıştım o defteri tekrar elime aldım ve devam etmeye çalıştım ama olmadı ne zaman başlasam kalemim kırıldı... Bıraktım yazmayı odamda volta attım. Kime sorsam kesin öyledir diyordu peki ben ne düşünüyordum bu konuda? Ne biliyim yaa keşke öyle olsa diyordum ama o kadar da korkuyordum... Bir süre sonra tekrar aldım elime kalemi ve yazmaya çalıştım yine kırıldı , anladım. kırılan kalem değil kalbimdi her defasında... Geçmişe döndüm sayfanın başına baktım öykünün adı Aşk! ve o zaman anladım , döndüm sayfa sonuna bir kalp çizdim ortasına-da B.. kalem kırılmamıştı ve ben o sevinçle açtım şarkıyı... Şarkı ismi mi? Cesaretin var mı aşka..

Gecelere Arkadaş-ım

Gecelere arkadaşım yine tüm benliğimle buradayım... Yalnız kalan Yek tabanca takılan bir fedo var, Ve düşünceler etraftalar Onlar hiç beni bırakmazlar Düşlerimde gördüğüm kimliğim şimdi Nerde Bilemiyorum ama çok yalnızım ağlıyorum Coşuyorum Tek başıma yaşıyorum hayatı ağlamak istiyorum Anlıyor musun? Neyse ya ben gecelere arkadaşım başka yok kardaşım... Aşk mı? Yalnızlım kaderim ben lanetliyim...
F-arkeder mi?
E-elim önünde ya işte
D-izelerimle karşındayım
E-celimi yaşıyorum seninle
R-aksımsın farkındayım
A-ğlarım..
L-üks galiba bana aşk, geceler tek arkadaşım…

Son Nokta (eski)

Son noktam noktayı koydu ve ben bittim.
Acı çekmekse kaderim ben böyle kaderi yerim...
Mutluluk artık bana çok uzak bir terim , birkaç hafta önce mutluluğumu kaybettim,
Ve şu an yalnız bir nesneyim insanlıktan uzak ada denilen yerdeyim.
Aklımda ise meleğim...

Son noktam noktayı koydu ve ben bittim.
Kalbim onda , aklım onda , vücudum bir et parçası gibi sarkmakta
Özlemekteyim ama nafile , 
Sevgim patladı içimde.
Şu anda karşımda meleğim ama ben neredeyim? O muamma

Son noktam noktayı koydu ve ben bittim...